Cumhurbaşkanı Erdoğan: Putin tahıl anlaşmasının devamı için 2 şart koydu
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün Rusya’ya bir günlük bir ziyarette bulundu. Rusya’nın çekildiği tahıl anlaşması hakkında Rusya lideri Putin ile konuşan Erdoğan, anlaşmanın devamı için Putin’in iki şartı olduğunu açıkladı.
“GEMİ SİGORTASI VE SATIŞ PARALARINI İSTİYORLAR”
Erdoğan, “Rusya’nın iki özel isteği var. Biri Rusya Ziraat Bankası Ziraat Bankası’nın SWIFT sistemine bağlanması. Şu anda Rusya bankaları yaptırımlar nedeniyle SWIFT sisteminin dışında. Bildiğiniz gibi bu ülkeye 120 ihracat yapılıyor.” -Yılda 130 milyon ton tahıl.Sayın Putin basın toplantısında şunları söyledi: “62 yıldır satıyorlar. Satışın devamı için iki şeyin gerçekleşmesi gerekiyor. Birincisi satış sonucunda parayı alması gerekiyor, ikincisi ise taşımacılıkta kullanılan gemilerin sigortalanması gerekiyor. Gemilerin Avrupa veya diğer limanlara eşya taşıyabilmesi için sigortalı olması şarttır. Yaptırımlar nedeniyle İngiltere merkezli. “Sigorta şirketi gemileri sigortalamıyor. Rus bankaları SWIFT sisteminden çıkarıldığı için para transferi de yok. Ruslar her ikisinin de mümkün olmasını sağlıyor.” söz konusu.
“BATI, RUSYA’YA FARKLI BAKIŞ AÇIYOR”
Erdoğan, açıklamalarına şu sözlerle devam etti: “Şimdi Birleşmiş Milletler, biraz geriden başlayan bir duruşla, Türkiye’nin de katkısıyla süreci bir noktaya getirdi. BM Genel Sekreteri Guterres, ağustos ayında gönderdiği mektupta 28 Ekim’de, bunun Rusların istediği gibi doğrudan SWIFT olmayacağını, SWIFT sürecinden kaynaklanacağını belirterek, bir aracı mekanizma önerdiler. Sigorta konusu üzerinde de çalıştıklarını söylediler. Sayın Putin, ABD’nin Soçi kentine gitmeden önce Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, “ABD ve Birleşmiş Milletler, hayat kurtaran tahıl girişimine aracı olarak yaptığı çalışmalardan dolayı Türkiye’ye minnettardır.” Ancak Batı’nın Rusya’ya hem maddi hem de manevi anlamda çok farklı bir bakış açısı var. SWIFT olayı ve sigorta hakkında.
“PUTİN ‘AVRUPA BENİM ZATEN DÜŞMANIM’ DEMİŞTİ”
Sayın Putin, farklı bakış açısı nedeniyle şu anda “bana yönelik eylemlerini yerine getirmiyorlar, yapmadıkları için de bu konuda onlarla ortak çalışma yapmayacağım” diyor. Tahılın yüzde 44’ü Avrupa’ya gidiyor. Yüzde 14’ü Afrika’ya gidiyor. Sayın Putin, “Avrupa benim esas düşmanımdır. Avrupa sözünü yerine getirmedikçe bu konuda adım atmayacağım” diyor. Ancak şimdilik 6 ülkeye 1 milyon ton tahıl göndermeyi düşündüğünü söyledi. “Bu konuyu Katar’la birlikte tartışalım” dedi.
“KIBRIS’TA BİZİ ALDATMAYA ÇALIŞIYORLAR”
(Afrika’daki darbeler) Afrika ülkelerinin bir tavrı var. Öte yandan diriliş halindeki ülkeleri susturmak, durdurmak için adımlar atan, direnen ülkeler de var. Mesela İngilizlerin tutumu… İngilizlerin Rusya ile nasıl ilişkileri olduğunu biliyoruz, tam tersi. Bir yandan Kıbrıs’ta bizi tuzağa düşürmeye çalışıyorlar. Sayın Putin’le de bu konuyu görüştük. Rusya’nın Kıbrıs’ta ofis açma tutumu, Kıbrıs’la ilgili gelişmeler ve tahıl koridoruna ilişkin güncel gelişmeler, Türkiye’nin bölgedeki yükünü her biçimde hissettiriyor.
“KERKÜK’TE BÜTÜNLÜĞÜN BOZULMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ”
Kerkük meselesiyle ilgili olarak hem Dışişleri Bakanım Hakan Fidan hem de istihbarat birimlerimiz konuyu yakından takip ediyor. Çalışmaların yakından takip edilmesi, hem Irak Başbakanı Sayın Sudani ile yapılan görüşmeler hem de muhataplarıyla yapılan görüşmeler sonucunda Kerkük’te şu anda nispeten sakin bir atmosfer hakim. Dışişleri Bakanım Hakan Fidan’a ve MİT Lideri İbrahim Kalın’a da durumu yakından takip etmeleri gerektiğini söyledim. Dışişleri Bakanım Hakan Fidan’ın dün İran’da yaptığı açıklamalar neticesinde bugün itibariyle hava sakin görünüyor. Konuyu takip ediyoruz. Bölgenin huzur ve huzuru için Kerkük’ün yapısını bozacak faaliyetlerden kaçınılmalıdır. Kerkük’ün yapısını bozacak her türlü eylem Irak’ın bütünlüğünün bozulması anlamına geliyor. Türkmen vatanı Kerkük yüzlerce yıldır farklı kültürlerin barış içinde yaşadığı bir coğrafya olmuştur. Bu coğrafyanın huzur ve bütünlüğünün bozulmasına izin vermeyeceğiz.
“ÜLKEMİZİ ÖNEMLİ BİR DOĞALGAZ ÜSSÜ HALİNE GETİRECEĞİZ”
(Rus gazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya aktarılması) Sayın Putin ile görüşmemizde güç kısmını farklı başlıklar altında ele alıyoruz. İktidarın eserlerini ülkemiz üzerinden Avrupa’ya ve dünyaya ulaştırmak için farklı projeleri hayata geçireceğiz. Türkiye’de kurulacak doğal gaz merkeziyle hem enerji iletimi hem de fiyatlandırma konusunda ilerleme kaydedilecek. Ülkemizi güç üssü haline getireceğimizi söyledik ve bunun için gerekli altyapı ve fiziki imkanları sağlıyoruz. Son yıllarda yaptığımız yatırımlarla ülkemizi bölge için değerli bir doğal gaz üssü haline getireceğiz. Türkiye’yi önce bölgenin, sonra küresel enerjinin merkezi yapma hedefimize adım adım yaklaşıyoruz. Enerji diplomasisinde elde ettiğimiz başarılarla Doğu Akdeniz’de Türkiye olmadan adım atılamayacağını kanıtladık. Artık doğalgaz alanında yaptığımız anlaşmalarla ülkemizi güç üssü haline getiriyoruz. Kazan-kazan esasına göre yürüttüğümüz Türkiye-Rusya güç ilişkisini ülkelerimizin yararına sürdürme kararlılığındayız.
“BU İŞİ FİNANSIN MERKEZİNDE ORGANİZE EDEBİLİRİZ”
Türkiye olarak bu konuda farklı bir plan sunuyoruz. İstanbul’daki Finans Merkezimiz gibi, Londra ve Hamburg’da belirli işler için kurulan merkezlerde olduğu gibi doğalgaz konusunda da bir merkez kurma planımız var. Bu planı Rusya ile görüşeceğiz. Ülkemizi Trakya’da sınırların ötesinde bir merkez haline getirmek istiyoruz. Bu merkezi sadece doğalgaz için değil, enerji ve madencilik için de planlıyoruz. Amaçları geniş olan bir merkez oluşturmak istiyoruz. Enerji, doğalgaz, madencilik gibi konularda kim ne yapmak istiyorsa bu merkeze gelsin istiyoruz. Bu merkezi Ataşehir’deki Finans Merkezimizin bir bloğuna kurabiliriz. Finansın, paranın merkezinde bu işi organize edebiliriz.
“KILIÇDAROĞLU’NUN SÖZÜNDE AKIL SORUNU VAR”
(Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Eğer kitleler Sayın Erdoğan’a oy veriyorsa o kitlenin sorgulanması gerekir” açıklaması) Bu sorunun muhatabı aslında Kılıçdaroğlu’nun kendisidir. Bu açıklamaları anlamak mümkün değil. Burada gerçekten psikolojik bir sorun var. Kalkıyorsunuz, 11, 12 yenilgi alıyorsunuz, yenilgiden sonra da millete yük oluyorsunuz. Meclis’te ne yazıyor? ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ diyor. “Altı masa” diyorsunuz, “gerekirse on altı masa” diyorsunuz. Ne kadar masa kurarsanız kurun başınıza hiçbir şey gelmez. İşi bitirdin. Şu anda sandalyeyi nasıl koruyabileceğime bakıyorsunuz. Belediye başkanınız geliyor, size otobüste yer veriyor. Onu yere atıyor. Hala o koltuğa tutunmaya çalışıyorsun. Bir kere demokrasi ve demokrasi çabasını anlayamamış.
“MİLLETE ÜSTTEN BAKAN TUTUMLARDAN KAÇINMALILAR”
CHP Genel Başkanının demokrasi anlayışına bir kez daha üzülerek tanık oluyoruz. Milli iradeye saygısız biri olarak yaptığı açıklamalar nedeniyle CHP’ye bağlı vatandaşlarımı mağdur ediyor. Partisinde henüz demokrasiyi hayata geçirememiş bir kişiden, halkın iradesine saygı duymasını beklememeliyiz. Terör örgütlerine tek kelime etmeyen ve kendisine oy isteyen teröristlerden rahatsız olmayan Kılıçdaroğlu, herkesin kendisi gibi terör sevdalısı olmasını bekliyor. Kılıçdaroğlu’ndan seçim başarısını bekleyen vatandaşlarım bunun bir hayal olduğunu artık anlamış oldu. Çünkü başarısızlık karşısında tutumunun sorgulanması gerekenin politikacılar değil vatandaşlar olduğuna inanan bir genel liderleri var. Genel lider olarak her seçim yenilgisine farklı bahaneler bulan ve herkesi haksız ilan eden Kılıçdaroğlu, bu açıklamalarıyla siyaset bilmediğini bir kez daha kanıtladı. Ancak milletin iradesine saygı duymayan, demokrasiyi içselleştirmemiş, varlığını vesayet merkezlerine endekslemiş bir muhalefeti ne ülkemiz ne de vatandaşlarımız hak etmektedir. Değişimden bahsedenlerin öncelikle millete tepeden bakma halini bırakıp, milletin beklediği gerçek değişimi hayata geçirmesi gerekiyor.
“CUMHURİYET İTTİFAĞI OLARAK OTURMUŞ YAPIMIZA DEVAM EDECEĞİZ”
(Meral Akşener’in yerel seçim çağrısı) Cumhur İttifakı olarak yerleşik bir yapımız var. Bu yerleşik yapıyla yolumuza devam ediyoruz. Amacımız Türkiye genelindeki 81 ilin 81’inde umarım en ideal adaylarımızı bulup yolumuza onlarla birlikte devam etmektir. Öncelikle İstanbul, Ankara gibi büyükşehirlerimizi ve depremden etkilenen 11 ilimizi masaya yatırıp 31 Mart’ta hedeflerimize ulaşmayı Cumhur İttifakı olarak belirledik. Bu çıkışla seçimler. Bu şekilde devam edeceğiz.
“YEREL SEÇİMLERDE HANGİ KAVGALARIN BAŞLAYACAĞINI ÖLÜM SONUNDA Öğreniyoruz”
Cumhur İttifakı olarak yerel seçimlerle ilgili istişarelere devam ediyoruz. Anladığım kadarıyla bir danışma tabanları bile yok. Biri işbirliğinden, diğeri ayrılıktan bahsediyor. Hanımın bu yaklaşımı pazarlıkta el kaldırma çabasından başka bir şey değil. Geride bıraktığımız seçimde masaya oturan kalkan siyasetiyle ne kadar tutarsız olduklarını gördük. Milletimizin seçim yaklaştıkça net görüntüler göreceğimizden şüphesi olmasın. Kime hangi sözler verildi, kimlerle ne pazarlıklar yapıldı, bunların bir kısmı ortaya çıktı, bir kısmı da önümüzdeki günlerde açıklanacak. Yenilgileri sonunda yerel seçimlerde kime ne verileceğini, ne gibi çatışmalar yaşanacağını öğreniyoruz.
“İTTİFAKIMIZI EN İYİ TEMSİL EDECEK ADAYLARLA MİLLETE KATILACAĞIZ”
81 ili, nerede, nasıl, kiminle kazanacağımızı tartışacağız, hepsini konuşacağız. Görevlendirilen arkadaşlarımız bunları hep birlikte tartışacak, nihai kararları biz vereceğiz ve o şekilde devam edeceğiz. Bizim Cumhur İttifakı’nda bir sorunumuz yok. Cumhur İttifakı olarak milletin çizdiği doğrultuda ilerlemeye devam ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz. Sayın Devlet’le son görüşmemizde bu konuları en iyi şekilde ele aldık. Devlet Bey’in adresiyle ‘koçları belirleyelim’ ve yola devam edelim. Cumhur İttifakını en iyi şekilde temsil edecek, ilkelerimizi yerelde yaşatacak adaylarla milletimizin karşısına çıkacağız. Şehirlerimizi CHP’nin çöp, çamur ve çukur siyasetinden kurtaracak doğru adayları belirleyeceğiz. İnanıyorum ki Türkiye’nin yönetimini CHP ve bağlı kuruluşlarına teslim etmeyen vatandaşım, kendi şehirlerinin yönetimini de yetkili olan Cumhur İttifakı’na devredecektir.”